Özterzi, tutuklama kararının ardından haklarının ihlal edildiği iddiasıyla 12 Ağustos 2016’da Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuştu.
Bursa’da hakim olarak görev yapan Özterzi, Bursa 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “silahlı terör örgütüne üye olma ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” suçlarından 19 Temmuz 2016’da tutuklanmış, ve aynı mahkemenin 5 Aralık 2018 tarihli kararı ile beraat etmişti.
7 Anayasa Mahkemesi üyesinin karşı oy kullandığı kararda, “Suç işlediğine dair kuvvetli belirtiler ortaya konulmadan başvurucu hakkında tutuklama tedbirinin uygulanmasının kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına aykırı olduğu sonucuna varılmıştır” ifadeleri yer aldı.
AYM ayrıca, Mustafa Özterzi’ye 27 bin 500 TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
‘Başvurucu, somut deliller olmadan tutuklandı’
Resmi gazetede yayınlanan kararın açıklama bölümünde şu ifadeler yer alıyor:
“Somut olayda soruşturma makamları başvurucunun suç işlediğine dair belirtileri somut olgularla ortaya koymadan tutuklama tedbirine başvurmuştur. Bu itibarla olağanüstü hâl döneminde temel hak ve özgürlüklerin kullanımının durdurulmasını ve sınırlandırılmasını düzenleyen Anayasa’nın 15. maddesinin başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik güvencelere aykırı bu müdahaleyi meşru kılmadığı değerlendirilmiştir.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.”
Fakat Anayasa Mahkemesi, hukuki başvuru yollarının tüketilmiş olmaması sebebiyle, Mustafa Özterzi’nin tüm iddialarını kabul etmedi.
‘Örgüt hesapları ve internet sitelerini takip etmek suç delili sayılamaz’
AYM kararında, Mustafa Özterzi’nin Gülen hareketine bağlı sosyal medya hesapları ve internet sitelerini takip etmesine ilişkin şu hususları kaydetti:
“Başvurucu FETÖ/PDY’nin propagandasının yapıldığı bazı sosyal medya hesaplarını ve internet sitelerini takip etmiştir. Bu kapsamda yapılacak değerlendirmelerde bir kimsenin örgütün propagandasını yapan internet sitelerine ve sosyal medya hesaplarına girmesinin ve bunları takip etmesinin örgütsel amaçla yapıldığını gösteren somut olgular kamu makamlarınca ortaya konmadığı sürece bunların suç işlendiğine dair kuvvetli belirti olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Somut olayda soruşturma ve kovuşturma makamları başvurucunun örgütsel bir amaçla bu siteleri ve sosyal medya hesaplarını takip ettiğini ortaya koyamamıştır.”
‘YARSAV üyeliği tek başına suç delili değildir’
AYM verdiği kararda iddianamede yer alan YARSAV suçlamasına ilişkin şu hükme vardı:
“YARSAV üyeliğinin örgütsel bir faaliyet olarak değerlendirilmesi ancak bunun terör örgütünden alınan bir talimat uyarınca gerçekleştiğinin ortaya konulması halinde mümkündür. Aksi durumda farazi bir kabulden hareket edilerek kuvvetli suç belirtisi değerlendirmesi yapılması söz konusu olabilir. Nitekim Yargıtay’ın konuya ilişkin içtihadı da bu doğrultudadır. Bu bağlamda somut olay incelendiğinde 2010 yılında YARSAV’a üye olduğu anlaşılan başvurucu için bu yönde bir tespitin olduğunu söylemek mümkün görünmemektedir.”