HDP Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Av. Meral Danış Beştaş, KHK’lı olmanın bir nevi ‘medeni ölü’ anlamına geldiğini; diğer yandan ise yurttaşlıktan çıkarmanın başka bir adı olduğunu söyledi. Beştaş KHK meselesi, gündemdeki infaz yasası, grup yorum üyelerinin ölüm orucu ve cenazesinde yaşananlar ile Sevda Noyan’ın açıklamaları ile ilgili gündeme ilişkin çok önemli açıklamalarda bulundu.
“BİR KİŞİNİN BİLE BU HAKSIZLIĞA MARUZ KALMAMASI GEREKİYOR”
Adaletsizliğin, hayatın her alanında hüküm sürdüğünü belirten Beştaş, Kanun Hükmünde kararnamelerin sadece KHK’lıların sorunu değil hepimizin sorunu olduğunu kaydetti. Bir toplumda bir kişiye bile adaletsizlik yapılmışsa, bunun bütün topluma yapılmış gibi olduğunu hatırlatan Beştaş, “Bizim hukukta öğrendiğimiz çok önemli bir gerçek vardı; yüz kişi arasında, doksan dokuz suçlu, bir suçsuz varsa, bir suçsuzu cezalandırmayı göze almayın. Bir kişinin bile bu haksızlığa maruz kalmaması gerekiyor” dedi.
“KHK’LAR TÜRKİYE’NİN EN CİDDİ SORUNLARINDAN BİRİSİ”
KHK sorunu Türkiye’nin en ciddi sorunlarından bir tanesi olduğunu belirten Milletvekili Beştaş “KHK sorunu bir an önce çözülmeli. Ben buna ilk dönemde “medeni ölüm” demiştim. Ölüme terk ediliyor insanlar. O kadar vahim bir tablo var ki; örneğin bankalar hesap açmıyor ya da çocuklarının eğitimi ile ilgili sorunlar, pasaport verilmemesi, pasaportlara düşülen şerhler, mernis sisteminde karşılarına çıkan tablo, adeta yurttaşlıktan çıkarmanın başka bir adı KHK’lı olmak. Bu ülkenin vatandaşı değilmiş gibi işlem görüyor”. Bir yerde hukuk devleti var diyorsanız her şeyin hukuk kuralları çerçevesinde yapılması gerektiğini kararnamelerle ülkenin yönetilemeyeceğini aktaran Milletvekili Meral Beştaş KHK’larla iktidarın 15 Temmuz’u bahane ederek, istediklerini işten attığını, istediklerine de başka başka yaptırımlar uyguladığını belirtti.
GRUP YORUM OLAYI
Grup Yorum üyelerinin ölüm orucu ve sonrasında cenazesinde yaşanan olaylarla ilgili açıklamalarda bulunan Milletvekili Meral D. Beştaş şunları söyledi: “Grup yorum üyeleri İbrahim Gökçek ve Helin Bölek, özgürce konser verebilmek için ve adil yargılanma talepleriyle baskıların son bulması için maalesef yaşamlarını ortaya koydular. Ölüm orucunda hayat kaybı, ölümlerin en acısıdır galiba, bu çok vahim bir durum. Çünkü adım adım ölüme yaklaştılar ve hepimizin gözü önünde oldu bu.
ÇOK KORKUNÇ ve DEHŞET BİR DURUM
İbrahim Gökçek’in cenazesi ile ilgili olarak; çok korkunç ve dehşet bir durum, Türkiye’nin göbeğinde, Kayseri’de bir güruh “biz bunu burada barındırmayız” diyebiliyor. Ama İçişleri bakanı, valilik ya da ilgili yetkililer buna dair hiçbir söz söylemediği gibi onların yakalandığına ve gözaltına alındığına dair hiçbir haber okumadık. Türkiye’de bir dokunulmazlar var bir de her hâlükârda dokunulabilecek olanlar var”
SEVDA NOYAN’IN TEPKİ ÇEKEN SÖZLERİ
Sevda Noyan’ın bir TV ekranında yaptığı şiddet, tehdit ve ölüm içerikli konuşmasıyla ilgili de konuşan Meral D. Beştaş, şu ifadelerde bulundu: “Sevda Noyan daha vahim. Canlı yayında, cinayet planlarını büyük bir soğukkanlılıkla anlatan, hem de komşularını ortadan kaldırmaktan söz eden bir açıklamadan sonra ne televizyon hakkında, ne kendisi hakkında yine kimse kılını kıpırdatmadı. Ama seksen üç yaşındaki insanlar facebooktan paylaşım yaptı diye evinden gözaltına alınabiliyor. İçişleri bakanlığı her gün sosyal medya bilançosu yayınlıyor”
İNFAZ DÜZENLEMESİ
“Aslında bu paket MHP ve AKP’nin uzun süredir hazırda tuttuğu ve meclise getirmek için fırsat kolladığı bir yasa paketi. Ama öyle bir infaz paketi ki bir kere vicdansız, adaletsiz ve eşitsiz bir infaz paketi. Öyle bir infaz paketi ki; çocuklu anneleri bile ayırdılar. Yani şöyle düşünün; yüz tane çocuklu anne olsun cezaevinde, birilerinin iddia edilen suçlar siyasidir diye onlar çocukları ile beraber cezaevinde tutulmaya devam edilecek, fakat başka suçlardan eğer içerdeler ise onlar serbest bırakıldı. Yani çocuklar arasında da bu ayrım yapıldı. Bu kabul edilebilecek bir şey değil. Hukuk mantığı, vicdan, adalet duygusu katiyen bunu kabul etmez.
Yine 457’si çok ağır durumda hasta ve yaşlı hükümlüler var ve ilgili İnsan Hakları Hukuk Örgütleri sıklıkla bu konuda açıklama yapıyorlar. Her an ölümle pençeleşiyorlar. Hastaları bile, siyasi olup olmamasına göre ayırdılar. Bu tümüyle küçük ortağı MHP ile birlikte AKP’nin yandaşları, kendilerini alkışlayacak olanları çıkarıp, siyasi mahpusları intikam duygusuyla cezaevinde tutmaya yönelik bir paketti. Oysaki devletler intikam almazlar, devletler kin duymazlar. Kendi yurttaşları ile hukuk çerçevesinde bir ilişki kurarlar. Her şeyin sınırı hukuktur.
ANAYASA MAHKEMESİ NE YAPACAK?
İnfaz paketi umarız ve dileriz ki anayasa mahkemesinden, anayasaya aykırılık boyutuyla geri döner. Çünkü cezaevleri şu anda korona virüsü sebebiyle çok büyük bir tehdit altında. İki yüz bini aşkın insan tamamen virüsle yüz yüze ve her an yaşamlarını yitirebilirler. Bütün tutukluların bir an önce virüsten kendilerini koruyabilecekleri bir ortamda bulunmaları gerekiyor. Bu çağrımız da bütün adalet sistemine, yargı erkine ve tabiiki de adalet bakanlığına” dedi.
Dilerseniz röportajın tamamını buradan ⤵️⤵️ izleyebilirsiniz.